Vefa Bozacısı

Hürriyet Gazetesi - KIŞIN İÇİLECEK EN İYİ İÇECEK

Kış demek boza demek, akşam olunca sokaktan geçen bozacı demek. Akla gelen ilk adres de elbette İstanbul Vefa Bozacısı. Markaya adını veren semtte bulunuyor. Sadık Vefa, dördüncü nesil torun olarak bu işi sürdürüyor. 135 yıldır aynı yerdeler. Lezzetinin sırrı, yapımında kullanılan kumdarısının irmiğinde. Bozanın içindeki nişasta da farklı. Vefa Bozası içinde A, E ve B vitaminlerinin dört türünü barındırıyor.

Boza ve salep içecekleri geleneksel tatları oluşturmaktadır. Onları tüketicilere ulaştırmak için reklam ve pazarlama ajansları gerekmiyor. Devamlı müşterileri var. Hayranları kış mevsimini sabırsızlıkla bekliyor. Özellikle Balkan ülkelerinde.

Boza ve salep hayranları geleneksel tatların lezzetini tadmak için kış mevsiminin gelmesini büyük bir sabırsızlıkla bekliyorlar.  Ne yazık ki, bu iki tat, yavaş ancak emin adımlarla yeni çağın diğer popüler içecekleri ile yarışı kaybediyorlar.

Kışın gelmesi için bekleyen hevesle harika geleneksel tatlar çoğu hayranları gibi boza ve salep gibi mevsimsel içeceklerin lezzetlerini tadabilirsiniz. Ne yazık ki, bu iki tatlar, yavaş ama emin adımlarla yeni bir çağa yarışı kaybetmek, o popüler içecekler.

Ama yine de, nostaljik ürünlerin Balkan geleneği sürdürüyorlar. İstanbul’da “Vefa”, Ankara’da “Akman”, Üsküp’te “Apçe” ve “Şeherezada” tatlıcıları Atına’da ise “Paleo Faliro” bölgesindeki mekanlarda istediğiniz zaman bozanın harika doyumsuz tadına bakabilirsiniz.

KIŞIN PRENSİ BOZA
Tarihi sekiz-dokuz bin yıl öncesine kadar giden boza kış aylarının sıcak olmasa da baş tacı içeceğidir. Bazı araştırmalara göre Orta Asya’da üretilip göçerler vasıtasıyla Anadolu’ya ve yakın çevresine yayıldığı söylenen bozanın günümüzdeki adı Farsçada darı anlamına gelen “buze” kelimesinden gelir.

Zamanın saraylı ve aristokrat ailelerinin ve bürokratlarının oturduğu Vefa’ya yerleşen Hacı Sadık Bey, bu günkü haliyle sevilen koyu kıvamlı ve hafif ekşi lezzetli Vefa Bozası’nı imal etmiş ve 1876 yılı Eylül ayında Vefa Bozacısı adı ile bozacılığı hem bir meslek hem de bir marka haline getirmiştir.

Seyyar bozacılar, 15 – 20 yıl öncesine kadar soğuk gecelerde, sokak sokak avazı çıktığı kadar bağırarak manilerle boza satarlardı. Fakat giderek ahşap konakların yerini alan yüksek ve ısıcamlı pencerelerle donatılmış binalara manilerini ulaştıramayan seyyar bozacılar kayboldu.

Akman 1936 yılında, arnavut kökenli ve Üsküp göçmeni iki kardeş olan Muhharem ve Vahap tarafından Ankara’da kurulmuştur. Dededen toruna devam eden ve Türkiye’de tarihi olmayı başarmış çok az sayıda aile kuruluşlarından birisi olmayı başarmıştır.

Makedonya’da boza dediğinizde aklınıza Debar Mahallesinde, Univerzal salonu yakınlarındaki eski “Apçe” ismindeki tatlıcı dükkanı gelmektedir. 1934 yılında İsman Kadri tarafından açılmış. Birçok hastalıklara şifa olarak gösterilen bozaya vatandaşlar 1940 yılında, bugün de devam eden “Apçe” (hap) ismini vermişler.

Pratik olarak Yunanistan’da boza pek çok bilinmektedir. Atina’da sadece özel mekanlar ve şehrin güneyindeki “Paleo Faliro” bölgesinde bulmanız mümkün. Bu bölgede 1960 yıllarında bu yana İstanbul’dan kademeli olarak gelen daha büyük bir topluluk yaşamaktadır. Burada özel mekanlar bulunmaktadır. Şunu söylememiz mümkün bozanın yeterince reklamı yapılmıyor, dolayısıyla içmeniz için boza varmı diye sormanız gerekiyor. Ancak yerel halk bozayı biliyor ve zevkle içiyor. Kuzey Yunanistan’da da durum benzer ancak bir istisna var. Selanik’te 1908 yılında kurulan ve sahibinin Kosova’dan gelen “Hatzis” pastanesi mevcut. Şimdi ise Hatzis ailesi Atina’da çok sayıda mekan açtı, ancak fiyatlar çok yüksek. Buna rağmen bozanın reklamı yapılmıyor ayrıca halka sevdirmek için girişimlerde bulunulmuyor.

Geri Dön >